-
1 délai
n m1 durée süre [sy'ɾe]♦ dernier délai son mühlet◊Dernier délai le 31 décembre. — Son mühlet 31 Aralık.
2 prolongation süre [sy'ɾe] -
2 long
adj. uzun, uzun vadeli, büyük————————adv. uzun zamandır, epeydir, çoktan————————n. uzun zaman, uzun süre, uzunluk, uzun ses————————pref. uzun————————v. arzu etmek, özlemini çekmek, gözlemek, hasret kalmak, hasret olmak, özlemek, susamak, istemek, can atmak* * *uzun* * *I 1. [loŋ] adjective1) (measuring a great distance from one end to the other: a long journey; a long road; long legs.) uzun2) (having a great period of time from the first moment to the last: The book took a long time to read; a long conversation; a long delay.) uzun3) (measuring a certain amount in distance or time: The wire is two centimetres long; The television programme was just over an hour long.) uzun,... uzunluğunda4) (away, doing or using something etc for a great period of time: Will you be long?) uzun (süren)5) (reaching to a great distance in space or time: She has a long memory) uzun2. adverb1) (a great period of time: This happened long before you were born.) çok uzun zaman2) (for a great period of time: Have you been waiting long?) uzun bir zamandır•- longways- long-distance
- long-drawn-out
- longhand
- long house
- long jump
- long-playing record
- long-range
- long-sighted
- long-sightedness
- long-suffering
- long-winded
- as long as / so long as
- before very long
- before long
- in the long run
- the long and the short of it
- no longer
- so long! II [loŋ] verb((often with for) to wish very much: He longed to go home; I am longing for a drink.) özlemek, hasretini çekmek- longing- longingly -
3 منع
Iمَنَعَ1. göğüslemekAnlamı: göğüsle zorlamak2. menetmekAnlamı: yasak etmek, engel olmak3. önlemek4. karşılamakAnlamı: duldurmak, önlemekIIمَنَّعَ1. engellemekAnlamı: bir şeyin gerçeklemesini önlemek2. alıkoymakAnlamı: bir süre için bir yerde tutmak3. yasaklamakAnlamı: bir şeyin yapılmamasını istemek -
4 long
uzun,uzun zaman, uzun zamandir,uzun süre,(for, to ile) çok istemek, can atmak -
5 supplémentaire
qui s'ajoute ek, ilâve
См. также в других словарях:
mühlet istemek — bir işin yapılması, tamamlanması için belirli bir süre verilmesini istemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
beklemek — nsz 1) Bir iş oluncaya, biri gelinceye değin bir yerde kalmak, durmak Arkadaki tramvaylar dizi olmuş, bekliyorlardı. H. Taner 2) i Süre tanımak, acele etmemek Demin orada oturdum, senin uyanma saatini bekledim. R. H. Karay 3) i Bir şeyi, bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
mühlet — is., Ar. muhlet Bir işin yapılması veya bir borcun ödenmesi için gösterilen süre, vade, mehil Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller mühlet istemek mühlet vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
takılmak — nsz 1) Takma işi yapılmak Kendisine bu ad takılmış, takıldığı gibi de kalmıştır. M. Ş. Esendal 2) e Denge bozulacak bir biçimde bir yere dokunup aksaklık ortaya çıkmak Önünü çok iyi göremeyen hayvanın ayağı bir taşa takıldı. O. C. Kaygılı 3) e… … Çağatay Osmanlı Sözlük
mola almak — voleybol ve basketbolda taktik alışverişi yapmak için bir süre ara istemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
gün almak — 1) bir iş görmek için ilgili kişiden bir gün ayırmasını istemek, randevu almak Doktordan gün almam gerekir. 2) belirli bir yaşı bitirdikten sonra girdiği yaştan süre almak Beş yaşından iki gün aldı … Çağatay Osmanlı Sözlük